admin

Hayvanların dili

Kurtların, kuşların dilinden anlayan Hazret-i Süleyman aleyhisselama gelen bir adam yalvarır: – Ne olur ey Allah’ın nebisi bana da hayvanların dilini öğret de ben de konuştuklarından anlayayım. Süleyman aleyhisselam izin vermez: – Olmaz, der. Sen onların konuştuklarını dinlersen sabredemezsin. Arkasındaki hikmetleri düşünemezsin. Kurtların, kuşların dilinden anlayan Hazret-i Süleyman aleyhisselama gelen bir adam yalvarır: – Ne olur ey Allah’ın nebisi bana …

Read More »

Muflis Adam

Malsız, mülksüz, evsiz, barksız bir adam vardı. Aç gözlü ve arsızdı. Aynı zamanda insanları aldatırdı. Kadı buna ceza verdi. Hapishaneye koydu. Kısa zamanda oradakileri de kendinden bıktırdı. İnsanlık şerefini ayaklar altına alan bu adam, çağrılmadığı halde, sinek gibi her sofraya dalardı. Altmış kişinin yiyeceğini tek başına yerdi. Selâmsız, sabahsız, yüzsüzlükle oturduğu sofrada, hiç kimsenin bir lokma yemesine fırsat vermezdi. Zindandakiler …

Read More »

Kör; Sağır ve Çıplak

Sebe şehri, çok büyük bir şehirdi. Öylesine büyüktü ki, büyüklüğü bir tepsi kadardı. Bu ulu ve büyük şehir, çok uzun olmasının yanında, çok da sağlamdı. Ama sağlamlığı bir soğan kadardı. Sebe şehrinde sayısız insan ve diğer canlılar yaşardı. Fakat hepsi üç kişiden ibaretti. Onlardan biri kör, biri sağır, diğeri de çıplaktı. Bir gün üçü bir aradayken kör, ”Bakın şu taraftan …

Read More »

Kötü Sesli Muezzin

Çok kötü sesli bir müezzin vardı. Halkının çoğu müslüman olmayan bir ülkede ezan okumaya başladı. Orada bulunan müslümanlar, ”Bu çirkin sesinle ezan okuma. İnsanlar arasında kargaşaya sebep olursun. İslâm dinine de zarar verirsin” dediler. Müezzin aldırış etmedi, çirkin sesiyle ezan okumaya devam etti. Bir gün elinde bir kat elbise, mum ve helva gibi hediyelerle birlikte kâfirin biri çıkageldi. ”Nerede o …

Read More »

Papağan Ve Tacir

Ticaretle uğraşan bir adamın güzel bir papağanı vardı. Bir gün bu tâcir işi gereği Hindistan’a gitmek için yol hazırlığına başladı. Cömertliği ile tanınan bu tüccar, köle ve câriyelerine tek tek sordu: ”Sana Hindistan’dan ne getireyim? Ne istersin?” Her biri ayrı ayrı istekte bulundu. Bu cömertve iyi kalpli tüccar onların isteklerini not aldı. Getireceğine dair söz verdi. Sıra papağana geldi. Ona …

Read More »

Çoban Ve Hz. Musa

Musa aleyhisselâm, yolda giderken bir çobana rastladı. Çoban şöyle diyordu: ”Ey Allahım! Ey Allahım! Sen neredesin? Sana kul kurban olayım. Çarığını dikeyim. Saçlarını tarayayım, Elbiseni yıkayayım. Bitlerini kırayım. Sana süt getireyim. Elini öpeyim. Ayağını ovayım. Uykun geldiğinde yatacağın yeri süpüreyim. Ey büyük Allahım! Bütün keçilerim yoluna kurban olsun. Hey hey diye çağırıp, feryat ettiğim rabbim benim.” Musa aleyhisselâm sordu: ”Sen …

Read More »

Üç Nasihat

Bir zavallı kuş tuzağa düşmüş, hile ile yakalanmıştı. Kuş kendisini yakalayan avcıya, ‘Ey efendi, sen hayatında birçok defa koyun ve sığır yemişsin, pek çok kere de develer kurban etmişsindir. Sen onların etleriyle bile doymamışken benimle hiç doymazsın. Beni serbest bırakırsan sana üç öğüt veririm. Öğütlerime göre kararını verirsin. Bu üç öğütten birincisini senin elinde iken vereceğim. İkincisini şu çatının üzerinde, …

Read More »

Mecnun ve Devesi

Mecnûn, Leylâ’sının köyüne gitmek için dişi bir deveye bindi. Bir süre yol aldılar. Mecnûn’un bütün derdi, sevgilisinin köyüne bir an önce ulaşmaktı. Dişi deve ise geride bıraktığı yavrularını düşünüyordu. Onun da tek derdi, bir an önce geriye dönüp yavrusuna kavuşmaktı. Mecnûn bir an dalıp gittiğinde deve geriye döner, köye yavrularına kavuşmak için koşmaktaydı.Mecnûn kendine geldiğinde, devenin yönünü tekrar Leylâ’nın köyüne …

Read More »

Suçlu

Davud peygamber zamanında yaşayan bir adam herkesin yanında, ”Yâ rabbi! Bana zahmetsiz bir zenginlik ver. Beni tembel yarattığın gibi, rızkımı da çalışmadan ihsan et” diye, sabahtan akşama dua ederdi. İnsanlar, onun işsiz güçsüz haliyle zenginlik istemesine gülerek, ”Sen deli misin? Yoksa esrar mı içersin? Aklı başında olan bir kimse böyle bir talepte bulunmaz. Allah’ın peygamber olarak seçtiği, çeşitli mûcizeler lutfettiği …

Read More »

Aslan, Kurt ve Tilki

Bir gün, arslan kurt ve tilki avlanmak için dağa çıkarlar. Avlanırken birbirlerine yardım etmek için, aralarında sözleşirler. Geniş arazide, yardımlaşma sayesinde daha çok av yakalayacaklardır. Aslanın kurt ve tilkiyle arkadaşlık yapmak zoruna gitse de, yoldaşlığını ikram ve lutuf olarak görür. İşleri rast gider. Bir yaban öküzü, bir dağ keçisi, bir de tavşan avlarlar. Avlarını kanlar içerisinde sürükleyerek ağaçlık bir su …

Read More »

Adalet

Hastalıktan perişan olmuş bir adam doktora gitti. Hasta doktora, ”Nabzıma bak da derdimi anla” dedi. Doktor hastanın nabzına baktı, kalbini dinledi, iyice muayene etti. Hastanın ölümünün yakın olduğuna karar verdi. Hiç ümit yoktu. Hastaya, ”Sana ne ilâç gerekir ne de perhiz. Gönlün ne istiyorsa onu yaparsan, hastalığın iyileşir” dedi. Hasta, doktorun tavsiyesine sevindi. Ferahlamak için ırmak kenarına gezinti yapmaya gitti. …

Read More »

İki Dost

Geçmiş zamanlarda bir şehirli ile bir köylü ahbap olmuştu. Köylü şehire geldiğinde, şehirli tanışının evine giderek yerleşir, iki üç ay kalır, dükkânından ve sofrasından ayrılmazdı. Köyüne dönerken, bütün ihtiyaçlarını karşılıksız olarak şehirli dostu karşılardı. Köylü, her şehire gelişinde, şehirli dostunu köye davet eder ve, “Sevgili efendim! Sen hiç gezmeye çıkmaz mısın? Köyümüze gelip, ne zaman misafirimiz olacaksın? Allah aşkına, bütün …

Read More »

İnciyle İmtihan

Gazneli Sultan Mahmud, bütün devlet adamlarının hazır olduğubir sırada, divan toplantısının yapıldığı salona geldi. Cebinden bir inci çıkardı. Vezirinin avucuna koydu ve, ”Bu nasıl bir incidir? Değeri nedir?” diye sordu. Vezir, ”Yüz eşek yükü altın eder” dedi. Sultan, ”İnciyi kır, iyice döv” deyince vezir, ”Sultanım! Bu inciyi ben nasıl kırarım? Ben sizin malınızın iyiliğini isterim. Böyle paha biçilmez bir inciyi …

Read More »

Ahırdaki Ceylan

Bir avcı yakaladığı nazlı ceylanı, bahçesindeki öküzlerle, eşeklerle dolu ahıra kapattı. Ceylan ürkek ürkek oradan oraya kaçıp durdu. Gece yarısı ahıra gelen avcı, yemlikleri samanla doldurup gitti. Öküzler, eşekler önlerine dökülen samanı şeker gibi yediler. Ceylan onların çıkardığı tozdan dumandan rahatsız oldu. Yüzünü sağa sola çevirdi. Karınları doyan eşekler, ceylanla dalga geçmeye başladılar. Eşeğin biri, ”Ceylanlarda padişah ve beylerin huyu …

Read More »

İhtiyarlık Hastalığı

İhtiyarın biri doktora, ”Aklım dağınık, düşüncelerim perişan” diye şikâyette bulundu. Doktor, ”Aklının dağınıklığı, perişanlığın ihtiyarlıktandır” dedi. Hasta ihtiyar,”Sırtım da şiddetli ağrıyor” diye sızlandı. Doktor, ‘İhtiyarlık vücudunu zayıflatmış” dedi. Hasta ihtiyar,”Ne yersem yiyeyim dokunuyor, hazmetmekte zorlanıyorum” diye şikâyete devam etti. Doktor, ”Midenin görevini yapmaması da ihtiyarlıktandır” dedi. Hasta ihtiyar, ”Nefes alırken zorlanıyorum, nefes darlığı çekiyorum” deyince. Doktor, ”Doğrudur. İnsan ihtiyarlayınca her …

Read More »

Acılar Sevgiyle Tatlılaşır

Lokman, işinde becerikli, sadık ve sevilen bir köleydi. Efendisi ona oğullarından daha çok güvenirdi. Çünkü o, görünüşte köleydi ama nefsinin efendisiydi. Efendisi, ondaki bu olgunluğun farkındaydı. Lokman’ı âzat etmek için uygun bir fırsat kolluyordu. Efendinin önüne yemek geldiğinde, Lokman’ı çağırır, önce onun yemesini isterdi. Onup yiyip içtiklerini zevkle yer, yemediklerine elini sürmezdi. Bir gün, efendiye bir kavun hediye getirdiler. Her …

Read More »

Keramet Ağacı

Ülkenin birinde bir bilgin masal olarak, ”Hindistan’da bir ağaç var, ağacın meyvesinden yiyen, ne ihtiyarlar ne de ölür” dedi. Ülkenin padişahı, bu sözü sadık bir dostundan duydu. Söylenileni gerçek zannederek, o ağacın meyvesine âşık oldu. Bu ağacı bulması ve meyvesini getirmesi için değerli adamlarından birini Hindistan’a gönderdi. Padişahın adamı, Hindistan ve çevresinde o ağacı bulmak için, yıllarca dolaştı durdu. Gezmedik …

Read More »

Üç Düş

Bir Yahudi, bir Hıristiyan ve bir Müslüman birlikte yola çıkmışlardı. Bir konağa geldiler. Bir hayırsever onlara helva getirdi. Müslüman o gün oruçluydu, diğer ikisi de karınlarını iyice doyurdu. İftar vakti Müslüman helvayı yemek istedi, ama diğerleri tok oldukları için helvayı ertesi güne bırakmayı önerdiler. Müslüman, ‘öyleyse paylaşalım ve herkes istediğini yapsın’ dedi. Bunun üzerine ona, ‘pay eden ateştedir’ sözünü hatırlatarak …

Read More »

Eyaz’ın Sırrı

Padişahın Eyaz’a olan güvenini kıskanan beyler, ‘nasıl olurda Eyaz tek başına otuz adamın aldığı parayı alır?’ dediler. Bir gün padişah beyleriyle birlikte ava çıktı. Uzaktan bir kervanın geçtiğini gördüler. Padişah beylerinden birine, ‘git de sor bakalım kervan nereden geliyor’ dedi. Adam gitti ve sordu, ‘Rey’den geliyorlar’ dedi. Bu kez padişah, ‘peki nereye gidiyormuş kervan?’ diye sorunca adam afalladı. Cevabi yoktu …

Read More »

Üç Şehzade Öyküsü

Bir padişahın üç oğlu vardı. Hepsi de birbirinden eliaçık, korkusuz ve anlayışlı idi. Ülkeyi tanımak için bir geziye çıkmak istediler. Ülkenin işlerini düzene koymak için her yeri gezeceklerdi. Vedalaşırken babaları dedi ki, ‘nereye gitmek isterseniz gidin, ama sakın Akıl-Kapan adlı kaleye gitmeyin. O kalenin her yeri güzel resimlerle, süslemelerle doludur. Ama Yusuf’un aklını almak için Züleyha’nın odası da öyle süslüydü. …

Read More »

Öküz Sanılan Aslan Öyküsü

Adamın biri öküzünü ahıra bağladı. Bir aslan gelip öküzü yedi ve sonra onun yerine geçti. Gece adam ahıra gelince öküzünü aradı. Karanlıkta aslanı seçemedi ve öküz diye onun yanına gitti. Onu öküz zannedip eliyle onu dokundu ve böğrünü yoklamaya başladı. Aslan kendi kendine, ‘Eğer gündüz gözüyle görseydi, korkudan ölürdü. Beni öküzü zannediyor, onun için bu kadar rahat’ dedi.

Read More »

Zahidin Gözü Öyküsü

Bir gün bir dostu bir zahide böyle dedi, ‘İbadet esnasında az ağla, yoksa gözün bozulur’ diye korkutmak istedi. Zahit, ‘Allah’a kavuşmak uğruna iki gözümden olsam gam yemem. Eğer Allah’ı görmeyecekse, o göz olmaz olsun’ diye cevap verdi.

Read More »