Derviş seyahate çıkmıştı. Gezip dolaştıktan sonra, bir tekkeye düştü yolu ve oraya konuk oldu. Eşeğini de tekkenin ahırına bağladı. Selam sabahtan sonra sofra hazırlandı. Derviş yemeğini yerken eşeğini hatırladı. Tekkenin hizmetçisine,
‘kurban’ dedi, ‘benim merkebi unutmayasın sakın. Her gün tımar edip arpa ve samanını veresin’
Hizmetçi,
‘la havle…’ dedi, ‘bu nasıl söz, tabii ki bakacağız hayvana, sen merak etme, tımarını da yaparım yemini de veririm’
Derviş üsteledi,
‘sağol’ dedi, ‘ama benim eşek biraz yaşlıdır, dişleri sağlam değil, arpayı vermeden önce ıslatırsan çok makbule geçer. Bir de mutlaka samanla karıştırmalısın’
Hizmetçi,
‘la havle…’ dedi, ‘meraklanma sen, ıslatır, samanla da kararım’
Derviş ne dese, Hizmetçi la havle çekiyordu. Çekiyordu çekmesine ama, ne eşeği tımarlıyor ne de bir damla yiyecek veriyordu. Zavallı hayvan, ahırda toz toprak içinde, pireden, bitten, açlık ve susuzluktan kıvranıp duruyordu.
Derviş, ne zaman aklına düşse, Hizmetçi nasıl olsa yemini veriyor diye huzur içinde uyuyordu. İçi rahattı.
Günler geçip giderken, bir gece Derviş düş gördü. Azılı bir kurt eşeğine saldırıyordu. Uyandı,
‘hayırdır inşallah’ diye telaşlandı.
Tekrar daldı. Yine düş gördü. Bu kez eşeği bir çukura saplanıp kalmıştı. Yine uyandı, daldı. Bu hal içinde geceyi kabuslarla ve vesveseyle geçirdi.
Sabah olunca Hizmetçi, kaç gündür bakmadığı eşeğin halini merak ederek ahıra koştu. Baktı ki ne görsün! Hayvan perişan, zayıflamış, semeri ters dönmüş, kuskunu yırtılmış, öylece yatıyor. Sopayı kaptığı gibi girişti eşeğe. Birkaç kere indirdi sırtına. Son bir güçle ayağa kalktı hayvan. Hizmetçi semerini düzelterek kuskunu bağladı, tekkenin önüne çekti.
Derviş’e yol görünmüştü. Tekke erleriyle vedalaştı, eşeğine bindi, mahmuzladı. Hayvan birkaç adım attıktan sonra tökezledi, yığılıp kaldı. Herkes el verdi, kaldırdılar.
Tekrar bindi Derviş, mahmuzladı, hayvan birkaç adımdan sonra düştü. Kimisi kulağına, kimisi ağzına, kimisi dişlerine baktı hayvanın. Noldu, derdi nedir bunun diye araştırdılar. Derviş anlamıştı,
‘boşuna uğraşmayın dostlar’ dedi, ‘kalkamayacak. Öyle ya geceleri la havle yiyen eşek gündüz işte böyle secde eder’